5 Ekim 2010 Salı

Abi'ye Mektup


Sevgili Ağabeyim,
Uzun zaman oldu şöyle adamakıllı birbirimizle konuşmayalı. Doğrusunu söylemek gerekirse öyle bir konuşma yaptığımızı bile hatırlamıyorum ya neyse. İşte bu yüzden yazayım dedim.
            Evet, ağabeyimsin. Ama ben uzun zaman hissedemedim bunu. Sana ne zaman baksam, karşımda bir ağabey değil, benden nefret eden birini gördüm. Kim bilir belki gözlerim yanlış gördü ya da ben yanlış anladım. Belki karşımdaki gerçekten sendin ama dedim ya ben hissedemedim onu. Yaş farkından mı böylesin desem yok değil diyorum. Etrafımda o kadar insan varki… Onları gördükçe “hayır, sebep bu değil.” Diyorum. Ya da ifade mi edemiyorsun duygularını? Ama bence bu da sebep olamaz davranışlarına.
            Çevremdeki kardeş ilişkilerini görünce kıskanmıyor değilim hani. Ne güzel konuşabiliyorlar her şeyi diye. Telefon edince uzun uzun sohbet ettiklerini görünce bizim telefon konuşmalarımız geliyor aklıma; “Alo, evde misin?”, “Anneme söyle şöyle geç kalacağım, şuraya gideceği, şunu alın.” Sonra kapa telefonu. Sahi doğru dürüst telefonda bile konuşamadık ki biz.
            Bir konu üzerinde konuşabilelim diye, tartışabilelim diye senin sevdiğin şeylere ilgi duydum ben. Arabaları o yüzden sevdim, bilgisayarları da o yüzden sevdim belki de ben. Gerçi bunların sayesinde konuşabildik kimi zaman, ara ara şakalaşabildik. Yabana atmamak lazım.
            Bazen fazla dır dır ediyorum değil mi? Şimdiki gibi belki de. Ama fazla mı kaprisli oluyorum? Yoksa fazla mı çok şey istiyorum? Şimdi düşündüm de aslında fazla bir şey değil ki istediklerim. Sadece konuşmak, konuşabilmek… Fazlası değil…Sevgili Ağabeyim,
Uzun zaman oldu şöyle adamakıllı birbirimizle konuşmayalı. Doğrusunu söylemek gerekirse öyle bir konuşma yaptığımızı bile hatırlamıyorum ya neyse. İşte bu yüzden yazayım dedim.
            Evet, ağabeyimsin. Ama ben uzun zaman hissedemedim bunu. Sana ne zaman baksam, karşımda bir ağabey değil, benden nefret eden birini gördüm. Kim bilir belki gözlerim yanlış gördü ya da ben yanlış anladım. Belki karşımdaki gerçekten sendin ama dedim ya ben hissedemedim onu. Yaş farkından mı böylesin desem yok değil diyorum. Etrafımda o kadar insan varki… Onları gördükçe “hayır, sebep bu değil.” Diyorum. Ya da ifade mi edemiyorsun duygularını? Ama bence bu da sebep olamaz davranışlarına.
            Çevremdeki kardeş ilişkilerini görünce kıskanmıyor değilim hani. Ne güzel konuşabiliyorlar her şeyi diye. Telefon edince uzun uzun sohbet ettiklerini görünce bizim telefon konuşmalarımız geliyor aklıma; “Alo, evde misin?”, “Anneme söyle şöyle geç kalacağım, şuraya gideceği, şunu alın.” Sonra kapa telefonu. Sahi doğru dürüst telefonda bile konuşamadık ki biz.
            Bir konu üzerinde konuşabilelim diye, tartışabilelim diye senin sevdiğin şeylere ilgi duydum ben. Arabaları o yüzden sevdim, bilgisayarları da o yüzden sevdim belki de ben. Gerçi bunların sayesinde konuşabildik kimi zaman, ara ara şakalaşabildik. Yabana atmamak lazım.
            Bazen fazla dır dır ediyorum değil mi? Şimdiki gibi belki de. Ama fazla mı kaprisli oluyorum? Yoksa fazla mı çok şey istiyorum? Şimdi düşündüm de aslında fazla bir şey değil ki istediklerim. Sadece konuşmak, konuşabilmek… Fazlası değil…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder