19 Temmuz 2013 Cuma

Başlıksız mı Kaldım Gene?




 Vaktin bir hükmünde çektiğim, konuyla alakasız fotoğraf

Bloğa bir şeyler eklemeyeli aylar olmuş onu fark ettim. Tabi ki yazmayı tamamen bırakmadım bu arada. Ama kendime bile pek az şey yazmışım. Anlık sinirlerle, isteklerle, kırgınlıklarla baş edemediğimde yazmışım hep. Neler yaptım neler ettim arada tam olarak bilemiyorum, neden yazmak istemedim bilemiyorum. Bir şeyleri anlamaya çabaladığımda eskiden daha çok yazardım şimdilerdeyse karşıma kendimden bir tane daha koymak kolayıma geliyor galiba. Çözümlemek istediğim sorunları kendimle tartışarak, iyisini kötüsünü kendimle tartarak hesaplıyorum. Aslında bunu hep yapardım ben. Dolayısıyla bahanelerimi tüketmiş olabilirim.

Bunca zaman ne yaptım. Neler değişti?
Dolam kalem sevdam coştu, önünü alamıyorum artık. Gördüğüm her güzel dolma kaleme gözlerimi dikmekten kendimi alamıyorum.
Belki tahmin edeceğiniz üzere sınav bıdı bıdıları vardı. Gerçi bunu da bahane kabul edemem zira o kadar boş vaktim oldu ki o esnalarda koltuğa uzanıp boş boş tavana bakmak daha çekici geldi hep nedense. Hazır sınav demişken o kısmı toplayalım biraz. Bu yıl tanıştığım insanlara çok şey borçlu olduğumu bir kez daha söylemek istiyorum. Sonunda etraftaki gerekli gereksiz sesleri susturup eşit ağırlık seçme sebebim olan bölümü tercih ettim. Üstelik sıralamamın altında olsalar bile. Neydi bu bölümler ki? Siyaset bilimi, uluslararası ilişkilerdi efendim. Vaktin bir hükmünde sırf insanlar istedikleri ve gerçekten daha mantıklı olduğu için hukuk hukuk diye etrafta gezinirdim. Bazı özel ve genel sebeplerden dolayı sonunda başa geri döndüm, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi yazdım. Aldığım kararın mantıklı ve (en azından şimdilik) doğru olduğuna inanıyorum. Uluslararası ilişkilerden kamu yönetimine neden kaydım sorularına tercih kılavuzunu ve arada kalmış sıralamamı göndermek isterim. Neyse 2 gün önce aldığım COPE hazırlık kitapları da yaklaşık 50 cm uzağımda açılmayı ve çalışılmayı bekliyorlar. COPE nedir diyenler için; COPE Bilkent’in seviye belirleme, hazırlık atlama sınavıdır. Oldukça da zor olduğu da söylenir.

Yaz tatili başladığından beri ki benim içim 24 Haziran sayılır, dizi izleyip kitap okuyorum. Tamam kabul ediyorum ki eski bene oranla daha yavaş kitap okuyorum artık. Yerimden kalkmamayı özledim evet. Ama canımın istediğini yaparak… Şöyle kısaca hangi dizileri ne kadar izledim, nelere başlayacağım, neler okudum listemde neler var?

Diziler:
Doctor Who, modern seriyi bitirdim deli gibi 50. yıl özel bölümü ve yeni sezonu bekliyorum.
House, 6.sezonun yarısındaydım şimdilerde 8.sezon 5’teyim. 8.sezonu çok sevemesem de bitecek.
Revolution, 10.bölümden sonra ara vermişlerdi. Ben de o arada kaldım, ordan devam.
Game of Thrones, 3.sezonun bitmesine 3 bölümüm kaldı neden bu kadar uzadı derseniz bir şehir dışı oldu kaynadı.
Sherlock, 2.sezonu izledim, bitirdim, şimdiden çok özledim. O da kasımda gelecek galiba. Son sezon diyoğlar, olmasın.
The Lost Room, tekrar izledim, çok güzel mini dizidir tavsiye ederim. Ama sanki yarım kalmış gibi bir izlenimi var.
Under the Dome, Stephen King romanından uyarlama. 13 bölüm sürecek olması beni mutlu ediyor.
The Newsroom, 1.sezonu kaldığım yerden bitirip hemen 2’ye.
Homeland, bugün yarın başlayacağım.

:::::::

Kitaplara gelirsek, umarım bir ara listemdeki tüm kitapları paylaşmayı planlıyorum. Şimdilik okuduklarım ve öncelikli listedekiler:
Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler; sorun bende mi bilmiyorum ama yorumlardaki muhteşemliği ben göremedim. İyi değil demiyorum.
Aşk ve Gurur; İngilizce adı Pride and Prejudice olan kitabı ben kendimce gurur ve önyargı diye aradığım için bir süre bulamamıştım. Neyse ki sonunda internete bakmak aklıma geldi (çok zekiyim di mi !). Kendisi hakkında bir inceleme yazmak istiyorum. Ne derece başarılı olurum bilemesem de.
İntihar Dükkânı; hakkında hiçbir fikrim olmadan aldığım kitaplardan biri. Okuyorum, sadece okuyorum. Konusu oldukça ilginç lakin garip bir yavanlık var dilinde. Neyse ki incecik bir kitap.

Fark ettiğiniz üzere çok kitap okumamışım. Şu an ben de kendime çok kızdım, kendimden utandım. Halbuki bir sürü de kitap almıştım. 

Öncelikli listeme göz atalım hemen. 5-6 kitap paylaşacağım sadece.
1.     Suç ve Ceza (şimdiye dek okumamış olmak utandırıcı olsa da sakin bir kafayla hazır olduğumda okumayı seçmiştim)
2.     Yüzyıllık Yalnızlık (Kitaplığımdaki güzide eserlerden)
3.     Saatleri Ayarlama Enstitüsü
4.     Dönüşüm
5.     Hayvan Çiftliği
6.     Aylak Adam
7.     Tutunamayanlar
Kendimi tuttum sadece 1 kitap ekledim. Kitap dizi faslını da atlattık. Aslında tam olarak atlatamadık ama olsun bu kadarcık yeter.

Bugün yazma isteğim nereden geldi? Uzun zamandır bastığım isteğim yanı sıra gördüğüm rüyanın, yaklaşan tarihin etkileri de var. Uzunca rüya anlatmayacağım merak etmeyin. Sadece rüyamda bir an gördüğüm bir kişi diyebilirim. Ona baktıkça o olmaktan çıktı, her bakışımda değişti değişti en sonunda bambaşka tanımadığım biri oldu. Sonra uyandım zaten. Yaklaşan tarihse… Bilmiyorum ne yazsam bu konuda, sadece yaklaşıyor. Bense kararsızlık denizinde, unutamazlık suyu içmişçesine bocalıyorum. Yine dağınık yazıyorum; yine korkularım var; yine sıkıntılarım, şikâyetlerim var. Ve yine sorunun ya da sıkıntının ne olduğunu kavramaya çalıştığımda ortaya çıkan tıkanmışlık. Kendime yazdığım mektuplar çıkar yolu olmaktan öte. Bunun adı takıntı mıdır artık? Yoksa hala devam sana?” sorularının ağırlığı belki. Her ikisine de cevap mevcut lakin ikisini de kabul etmeyen, ikisinden de vazgeçmeyen bünyeye sahibim.

Ve bu yazının yine başlığı yok. Yine kim bilir hangi kelimeler birleşecek yukarıda?