11 Ekim 2010 Pazartesi

Anne'ye İtiraflar



Annem;
            Hiç mektuplaştık mı biz? Pek sanmıyorum ya neyse. Sana teşekkür etmek senden özür dilemek istiyorum. Belki de biraz sitem ederim kim bilir…
            Zaman zaman düşünüyorum hep, “Annelik nedir?”, “Anne nasıl olmalıdır?”, “Neden anneler çocuklarıyla kavga eder?”. Biliyorum bunlara cevap veremem ben. Senin de hep dediğin gibi “Anne olunca anlarım.” değil mi? Ama o zamana daha çok var. Bilirsin bu kadar uzun zaman beklemek benim doğamda yok. Cevapları kendim bulmaya çalışırım çoğu zaman. Neden kavga ediyoruz diye düşünüyorum. Bazı cevaplar var. Hepimize göre cevaplar var. Bence farklı şartlarda yetişmemizden kaynaklanıyor. Belki sen haklısın hep. Ama ben daha serbest, daha özgürüm. Sanırım bu yüzden. Aslında tek bir sebebe bağlamak bana doğru gelmiyor ama belki de en büyük sebep farklı şartlar. Gerçi farklı şartlarda da olsak ikimiz de aynıyız. Bugün, ben senin gibi olmayacağım derken belki ilerde bir kopyan olacağım. Kim bilir…
            Hep inatlaşırız ya, aklıma o geldi birden. İtirafta bulunayım istedim. Kışın o soğuğunda sen hep tam ben hırkamı giyecekken “Kalk hırkanı giy,” dedin. Ben bunu duyunca inat ettim, giymedim. Tam ben kalkıp ders çalışmayı planlarken, sen “Hadi kalk ders çalış,” dedin. Ben gene inat ettim, çalışmadım. Sen ısrar ettikçe ben daha da inat ettim, giymedim. “Hayır” deyince bir kere, sonradan vazgeçmeyi öğrenemedim, yediremedim belki gururuma. Kime benzemişim bilemiyorum.
            Ben gereksiz, anlamsız şeyler istedim senden, sen mantıklı davranıp kabul etmedin kimi zaman. O zaman anlamadım, hatta şimdi bile anlamıyorum bazen. Konu isteklerim olunca mantığım kapılarını kapatıyor ya hani, işte o zaman seninkiler ardına kadar açılıyor sanki. Ya da ben öyle zannediyorum ya… İşte onu seviyorum. Belki bu yüzden teşekkür etmek istiyorum. Bana bakıp, büyüttüğün için teşekkür etmek istiyorum. Sonra vazgeçiyorum. Önce kendime ‘aptal’ diyorum. Ben bir şey başarınca hemen övünüyorum, gelip sana anlatıyorum. Ben yaptım zannediyorum. Oysa fark etmiyorum ki sen olmasan ben de olmayacaktım, sana borçluyum her şeyimi.
            “Bunları anlattım ne oldu?” diye düşünüyorum şimdi. Bir şeyler değişecek mi diye. “Bilmem ki zaman gösterir,” diye cevap veriyorum sonra kendime. Ama sen bunu hiç okumayacaksın ki, hiç bilmeyeceksin ben neler dedim, neler itiraf ettim. Yazdıklarımı hiç okutmam ki sana, hiçbirinize. Elimden okumanızı sevmem biliyorsunuz değil mi? Olsun yine de olsun. Ne yazdığını bilmesen de yazdığımı biliyorsun…  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder