12 Eylül 2012 Çarşamba

Watashi mu shitte iru!




Watashi wa shitte iru!

Ben de biliyorum!

Ben de farkındayım birçok şeyin;  etrafımdaki karmaşanın, insanların, belki yaşadıklarının… Yaşadığım, gördüğüm, duyduğum olaylara bu kadar tepkisiz soğuk kalmam tüm bunların farkına varmamam değil. Aksine neredeyse hepsinin farkındayım ama ne abartılı tepkiler vermem ne hakkında konuşmam ne de oturup ağlamam hiçbir şeyi değiştirecek değil. Toplumun ‘üzücü olay duyduğun anda tepkini vermelisin, yorumunu yapmalısın’ baskısına boyun eğmek bana göre değil sanırım. İnsanların oturdukları yerden atıp tutmalarını da sevmiyorum. Hiçbir işe yaramayan yorumlarını ya da sızlanmalarını da. Ve hatta her duyduklarına inanıp bunu düşünmeden deli gibi savunanları da sevmiyorum. Ve evet farkındayım; insanların davranışları hakkında yorum yapmak bana düşmez.

Çevrendekilerden farklı olduğun için suçlanman, dışlanman… Toplumun (her toplumun) en büyük ayıbıdır bence. Sırf biraz değişik görünüyor diye daha iki cümle konuşmadığın bir insan hakkında atıp tutmalar, senden farklı şeyleri seviyor diye zevksiz diye suçlamalar, senden farklı düşünüyor diye aptal diye yaftalamalar… Uzadıkça uzayan önyargılar ve kendimizden başka herkesin yanlış olduğunu savunmamız, ‘ben böyle değilim’ demeyin sakın! Her insan böyledir, herkes kendi doğrularını savunur. Benimse karşı çıktığım bu değil. Benim karşı çıktığım asla yanlışı olmadığını düşünmek, başkalarının farklı zevkleri, farklı davranışı ya da farklı konuşması olabileceğini ve bunun aslında gayet normal olduğunu unutmak.

Aslında toplumsal normlara bazen aşırı bağlanabiliyorum, bazen küstahlaşabiliyorum, bazen insanları kırabiliyorum ve çoğu zaman yanlışları hemen ortaya çıkarmak istiyorum. Kabulümdür hepsi. Bu yüzden benden nefret eden hatta aşağılamayan çalışan inşalar tanıdım, farklı göründüğüm için lakaplarım oldu. Küçük bir kızken tüm bunlardan nefret eder onlara cevap verirdim, susmalarını isterdim, dayanamadığımda ağlardım. Hiçbir yararı olmadı. Bundan sonra da olmayacak! İnsanlar acımasızdır, çoğu zaman sizin de kırılabileceğinizi unuturlar ve canları istediği gibi davranırlar. İşte tam da bu yüzden onların deyimiyle “ruhsuz” olmak en iyi çözüm bence. Zamanla uğraşmayı bırakırlar sonunda, belki sizden bir şekilde korkarlar ya da ‘tuhaf’ olduğunuzu düşünürler. Bırakın insanlar sizi böyle görsün ne fark eder ki. Onlar için problemli olan sizsinizdir ama bu tabloya dışarıdan bakınca kimdir asıl problemli olan?

Birçok şeyin karşısında ruhsuz, tepkisiz kalmak belki çoğu insan için anormaldir. Ama aynı zamanda yaşananlara mantık çerçevesi içinde bakmanızı sağlar, subjektif olmanızı engeller bence. Daha önce dediğim gibi ‘tabloya dışardan bakmanızı’ sağlar.

**Tamamı kendime ait düşüncelerdir. Tabi ki farklı düşünebilirsiniz yadırgamam. Zaten yazının da bunun üzerine kurulu.

Farklı olanı kabul edin. Farklı olan yanlış olan demek değildir zira…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder