Küçükken
okulda bana söylenen hangi yalanlara inandığımı hatırlamaya
çalışıyordum. Aklıma ilk gelen ilk okul hocamın birkaç yıl içinde hiç
gece olmayacak. Uzaya kocaman bir ayna yerleştirecekler Güneş ışınları
aynadan karanlık tarafa yansıyacak böylece aydınlatma için elektrik
harcanmayacak demişti. Düşündüm ve saf gibi inandım buna. Hatta bir ara
vayy süper fikir aydınlatma parası yok ne güzel falan
diyordum hatta evdekilere de anlattım. O zaman abim olmaz öyle şey diye
dalga geçtiğinde ama öğretmen öyle söyledi olcakmış yaa diyordum. Lan o
yaşta o öğretmenle kavga edecek akıl varmış da şuna nasıl inanmış,
doğruluğunu savunmuşum ben. Aynı öğretmenin basit bir olaydan sonra tüm
sınav notlarıma rağmen "Seni sınıfta bırakırım hiç bir şey de yapamazdım
diye azarlamasına karşı çıkıp öyle bir şey yapamazsınız. Sınavlarım
ortada, belgelerle mi oynayacaksınız; diye o geçersiz ve
inandırıcılıktan uzak tehditlerine boyun eğmemiştim. Hatta şimdi
hatırladım arkadaşlarım teneffüste onun yanına gidip öğretmenim lütfen
bırakmayın Meltem'i, özür diler lütfen demişler. Bana özür dile
geldiklerinde dilemiycem, bıraksın bakalım sınıfta bunun idarecisi var
milli eğitimi var. O yazılı kağıtlarıyla nasıl sınıfta bırakıyomuş beni
dediğimi hatırlıyorum. Öyle de manyaktım. Bu arada bunlar 4. ya da 5.
sınıfta gerçekleşiyor.
Ara sıra çok zeki, ara sıra çok aptal, ara
sıra çok cesur olabiliyormuşum. Ve sanırım hala böyleyim. Bazen her şeyi
herkesi anlar oluyorum bazense gözüme sokula sokula kazık yiyor ve
hiçbir şey anlamıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder