Vaktin bir hükmünde çektiğim, konuyla alakasız fotoğraf
Bloğa bir şeyler eklemeyeli aylar olmuş onu fark ettim.
Tabi ki yazmayı tamamen bırakmadım bu arada. Ama kendime bile pek az şey
yazmışım. Anlık sinirlerle, isteklerle, kırgınlıklarla baş edemediğimde
yazmışım hep. Neler yaptım neler ettim arada tam olarak bilemiyorum, neden
yazmak istemedim bilemiyorum. Bir şeyleri anlamaya çabaladığımda eskiden daha
çok yazardım şimdilerdeyse karşıma kendimden bir tane daha koymak kolayıma
geliyor galiba. Çözümlemek istediğim sorunları kendimle tartışarak, iyisini
kötüsünü kendimle tartarak hesaplıyorum. Aslında bunu hep yapardım ben. Dolayısıyla
bahanelerimi tüketmiş olabilirim.
Bunca zaman ne yaptım. Neler değişti?
Dolam kalem sevdam coştu, önünü alamıyorum artık.
Gördüğüm her güzel dolma kaleme gözlerimi dikmekten kendimi alamıyorum.
Belki tahmin edeceğiniz üzere sınav bıdı bıdıları vardı. Gerçi
bunu da bahane kabul edemem zira o kadar boş vaktim oldu ki o esnalarda koltuğa
uzanıp boş boş tavana bakmak daha çekici geldi hep nedense. Hazır sınav
demişken o kısmı toplayalım biraz. Bu yıl tanıştığım insanlara çok şey borçlu
olduğumu bir kez daha söylemek istiyorum. Sonunda etraftaki gerekli gereksiz
sesleri susturup eşit ağırlık seçme sebebim olan bölümü tercih ettim. Üstelik sıralamamın
altında olsalar bile. Neydi bu bölümler ki? Siyaset bilimi, uluslararası
ilişkilerdi efendim. Vaktin bir hükmünde sırf insanlar istedikleri ve gerçekten
daha mantıklı olduğu için hukuk hukuk diye etrafta gezinirdim. Bazı özel ve genel
sebeplerden dolayı sonunda başa geri döndüm, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi
ve Kamu Yönetimi yazdım. Aldığım kararın mantıklı ve (en azından şimdilik)
doğru olduğuna inanıyorum. Uluslararası ilişkilerden kamu yönetimine neden
kaydım sorularına tercih kılavuzunu ve arada kalmış sıralamamı göndermek
isterim. Neyse 2 gün önce aldığım COPE hazırlık kitapları da yaklaşık 50 cm uzağımda açılmayı ve çalışılmayı bekliyorlar. COPE nedir diyenler için; COPE
Bilkent’in seviye belirleme, hazırlık atlama sınavıdır. Oldukça da zor olduğu
da söylenir.
Yaz tatili başladığından beri ki benim içim 24 Haziran
sayılır, dizi izleyip kitap okuyorum. Tamam kabul ediyorum ki eski bene oranla
daha yavaş kitap okuyorum artık. Yerimden kalkmamayı özledim evet. Ama canımın
istediğini yaparak… Şöyle kısaca hangi dizileri ne kadar izledim, nelere
başlayacağım, neler okudum listemde neler var?
Diziler:
Doctor Who, modern seriyi bitirdim deli gibi 50. yıl özel
bölümü ve yeni sezonu bekliyorum.
House, 6.sezonun yarısındaydım şimdilerde 8.sezon 5’teyim.
8.sezonu çok sevemesem de bitecek.
Revolution, 10.bölümden sonra ara vermişlerdi. Ben de o
arada kaldım, ordan devam.
Game of Thrones, 3.sezonun bitmesine 3 bölümüm kaldı
neden bu kadar uzadı derseniz bir şehir dışı oldu kaynadı.
Sherlock, 2.sezonu izledim, bitirdim, şimdiden çok
özledim. O da kasımda gelecek galiba. Son sezon diyoğlar, olmasın.
The Lost Room, tekrar izledim, çok güzel mini dizidir
tavsiye ederim. Ama sanki yarım kalmış gibi bir izlenimi var.
Under the Dome, Stephen King romanından uyarlama. 13
bölüm sürecek olması beni mutlu ediyor.
The Newsroom, 1.sezonu kaldığım yerden bitirip hemen 2’ye.
Homeland, bugün yarın başlayacağım.
:::::::
Kitaplara gelirsek, umarım bir ara listemdeki tüm
kitapları paylaşmayı planlıyorum. Şimdilik okuduklarım ve öncelikli
listedekiler:
Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler; sorun bende mi
bilmiyorum ama yorumlardaki muhteşemliği ben göremedim. İyi değil demiyorum.
Aşk ve Gurur; İngilizce adı Pride and Prejudice olan
kitabı ben kendimce gurur ve önyargı diye aradığım için bir süre bulamamıştım. Neyse
ki sonunda internete bakmak aklıma geldi (çok zekiyim di mi !). Kendisi
hakkında bir inceleme yazmak istiyorum. Ne derece başarılı olurum bilemesem de.
İntihar Dükkânı; hakkında hiçbir fikrim olmadan aldığım
kitaplardan biri. Okuyorum, sadece okuyorum. Konusu oldukça ilginç lakin garip
bir yavanlık var dilinde. Neyse ki incecik bir kitap.
Fark
ettiğiniz üzere çok kitap okumamışım. Şu an ben de kendime çok kızdım,
kendimden utandım. Halbuki bir sürü de kitap almıştım.
Öncelikli listeme göz atalım hemen. 5-6 kitap
paylaşacağım sadece.
1. Suç
ve Ceza (şimdiye dek okumamış olmak utandırıcı olsa da sakin bir kafayla hazır
olduğumda okumayı seçmiştim)
2. Yüzyıllık
Yalnızlık (Kitaplığımdaki güzide eserlerden)
3. Saatleri
Ayarlama Enstitüsü
4. Dönüşüm
5. Hayvan
Çiftliği
6. Aylak
Adam
7. Tutunamayanlar
Kendimi tuttum sadece 1 kitap ekledim. Kitap dizi faslını
da atlattık. Aslında tam olarak atlatamadık ama olsun bu kadarcık yeter.
Bugün yazma isteğim nereden geldi? Uzun zamandır bastığım
isteğim yanı sıra gördüğüm rüyanın, yaklaşan tarihin etkileri de var. Uzunca
rüya anlatmayacağım merak etmeyin. Sadece rüyamda bir an gördüğüm bir kişi
diyebilirim. Ona baktıkça o olmaktan çıktı, her bakışımda değişti değişti en
sonunda bambaşka tanımadığım biri oldu. Sonra uyandım zaten. Yaklaşan tarihse…
Bilmiyorum ne yazsam bu konuda, sadece yaklaşıyor. Bense kararsızlık denizinde,
unutamazlık suyu içmişçesine bocalıyorum. Yine dağınık yazıyorum; yine
korkularım var; yine sıkıntılarım, şikâyetlerim var. Ve yine sorunun ya da
sıkıntının ne olduğunu kavramaya çalıştığımda ortaya çıkan tıkanmışlık. Kendime
yazdığım mektuplar çıkar yolu olmaktan öte. “Bunun adı takıntı mıdır artık? Yoksa
hala devam sana?” sorularının ağırlığı belki. Her ikisine de cevap mevcut lakin
ikisini de kabul etmeyen, ikisinden de vazgeçmeyen bünyeye sahibim.
Ve
bu yazının yine başlığı yok. Yine kim bilir hangi kelimeler birleşecek yukarıda?